Bir çocuğun doğum günü ona “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu” teşhisi konması için bir sebep olabilir mi??
Cevap ‘evet’ gibi görünüyor.
Bir zamanlar normal kabul edilen çocuk davranışları, yetişkinler açısından giderek daha fazla kabul edilemez olarak görülmeye ve tıbbi müdahaleye gerekçe sayılmaya başlandı.
Yüksek enerji, kıpır kıpır olma, yerinde duramama, dinleyememe, durmadan konuşma, organizasyon becerileri ve dürtü kontrolü eksikliği gibi…
Bu tipik çocukluk özellikleri yakın zamana kadar nispeten geniş ölçüde tolere ediliyordu. Bugün, bu özelliklere sahip çocuklara şaşırtıcı bir oranda “Hiperaktif” ya da akademik ismiyle “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu”, kısaca DEHB teşhisi konuluyor ve sıklıkla ilaç tedavisi uygulanıyor.
Birçok aile çocuklarının okul serüvenine başlaması için bekliyor olabilir.
Yine birçok aile çocuklarını anaokuluna yollamak için günleri sayıyor olabilir.
Bu beklenti onlar için bir heyecan ve neşe kaynağı da olabilir.
Fakat bir şeyin birçok aile için arzu edilir olması, bunun herkes için zorunlu olması gerektiği anlamına gelmez!
Anaokulu bazı çocuklar için değerli olabilir, fakat zorunlu olmaması için işte yeterli bir neden: DEHB Tanısı Konma Riskindeki olağanüstü Artış. Ya da daha doğru bir ifadeyle DEHB teşhisi salgını!
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, bazıları için gerçek ve zayıflatıcı bir rahatsızlık olsa da okul çağındaki çocukların bu bozuklukla damgalanmaları ve tedavi için ilaç almalarındaki şaşırtıcı artış, başka bir şeyin sorumlu olabileceğini düşündürüyor.
Nitekim git gide daha fazla araştırmanın sonucu, aşırı derecedeki DEHB teşhislerinde, birincil suçlu olarak okullaşmaya, özellikle de erken okullaşmaya işaret ediyor!
Bazı çocuklar için, özellikle de sınıflarının en küçükleri arasında olanlar için, anaokuluna kayıt, daha yüksek DEHB tanı ve tedavi oranlarına yol açıyor.
Harvard Tıp Fakültesi’ndeki araştırmacıların, 2018 yılında New England Journal of Medicine’de yayınladıkları bir çalışmaya göre, sınıflarının küçük çocuklarına, DEHB tanısı konma olasılığının, büyük yaşıtlarından daha yüksek olduğu bulunmustur.
Dahası, Harvard araştırmacıları, bu teşhisin erkek çocuklara konma olasılığının kızlardan daha yüksek olduğunu ve birçoğunun güçlü psikotrop ilaçlarla tedavi edildiğini de tespit ettiler.
DEHB teşhis ve tedavi oranları son 20 yılda önemli ölçüde artmıştır. Arastirmalar, yalnızca 2016 yılında Amerika’daki tüm çocukların yüzde 5’inden fazlasının DEHB teşhisiyle ilaç kullandığını gösteriyor.
Tüm bu tespitler DEHB konusunda yanlış teşhis ve tedavi uygulandığı konusundaki endişeleri körüklemiştir.
Araştırmacılar, 407.000’den fazla ilkokul çocuğu arasında DEHB teşhisinin doğum ayına göre farkını karşılaştırdılar.
Amerikada çoğu eyalette, bir çocuğun hangi sınıfa yerleştirileceğini ve okula ne zaman başlayacağını belirleyen keyfi doğum tarihi sınırlamaları vardır.
Yapilan analiz, okula kayıt için dogum tarihi sınırı olarak 1 Eylül’ü esas alan eyaletlerde Ağustos ayında doğan çocukların DEHB tanısı alma ihtimalinin Eylül ayında doğan çocuklara göre yüzde 30 daha fazla olduğunu göstermiştir.
Doğum tarihi sınırının 1 Eylül olduğu eyaletlerde, 31 Ağustos’ta doğan bir çocuk okulun ilk gününde, 1 Eylül’de doğmuş sınıf arkadaşından neredeyse bir yaş daha küçük olacaktır.
Ayrıca araştırmalar, Amerika Birleşik Devletleri’nin farklı bölgeleri arasında DEHB tanı ve tedavisinde büyük farklılıklar olduğunu da göstermektedir. Nitekim son kayıt tarihi 1 Eylül’den farklı olan eyaletlerde, Ağustos ve Eylül aylarında doğan çocuklar arasında böyle bir fark gözlenmemiştir.
Harvard’daki çalışmanın baş araştırmacısı Timothy Layton şöyle açıklıyor,
“Bulgularımız, ilkokulun ilk yıllarında, kendilerinden yaşça büyük sınıf arkadaşlarına kıyasla nispeten olgunlaşmamış pek çok çocuğa aşırı derecede DEHB tanısı konulduğunu ve gereksiz tedavi uygulandığını gösteriyor.”
Layton, bu yaşlarda küçük çocukların sınıfta uzun süre hareketsiz oturmakta ve konsantre olmakta zorlanabildiğini, ekstra kıpırdanmanın şüpheyle karşılanıp, tıbbi yönlendirmeye ve ardından da teşhis ve tedaviye yol açabildiğini belirtiyor.
Örneğin, 6 yaşındaki gürültücü bir çocuk için normal sayılabilecek bir davranışın, aynı sınıftaki daha büyük akranlarına göre anormal karşılanabileceğini söylüyor.
11 veya 12 aylık bir yaş farkının, davranışta önemli farklılıklara yol açabileceği göz önüne alındığında, bu dinamiğin özellikle küçük çocuklar aleyhine gelişebileceğini belirtiliyor.
Harvard Tıp Fakültesi’nden Newhouse Sağlık Politikası Doçenti ve Massachusetts General Hospital’da dahiliye doktoru olan, çalışmanın kıdemli yazarı Anupam Jena şöyle söylüyor;
“Çocuklar büyüdükçe, yaştaki küçük farklılıklar zamanla eşitlenir ve dağılır. Ancak davranışsal olarak, 6 yaşındaki bir çocuk ile 7 yaşındaki bir çocuk arasındaki fark oldukça belirgindir. Aslında normal olan bir davranış, yakın akran grubuna göre anormal karşılanabilir.”
Ayrıca Jena, örnek olarak Malcolm Gladwell’in kitabından atıfta bulunduğu araştırmaya dayanarak, Kanadalı profesyonel hokey oyuncularının yılın başlarında doğmuş olma olasılığının çok daha yüksek olduğunu söylüyor.
Çünkü Kanada genç hokey ligleri, yaş grupları için 1 Ocak’ı sınır olarak kullanirlar.
Yılın ilk aylarında doğmuş olan oyuncular, gençlik hokeyinin biçimlendirici ilk yıllarında, takımda daha yaşlı ve daha olgundur. Bunun avantajı olarak daha iyi koçluk, buzda daha fazla zaman ve daha yetenekli takım arkadaşları ile büyük liglere girme olasılıkları daha yüksektir.
Yıllar geçtikçe bu kümülatif avantaj, nispeten daha yaşlı oyunculara, genç rakipleri karşısında üstünlük sağlamıştir.
Yine Jena, Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu’nun 2017 tarihli bir raporuna göre, okula başlamada esas alınan doğum tarihinin hemen ardından doğan çocukların, yılın ilerleyen dönemlerinde doğan, nispeten daha küçük akranlarına kıyasla, uzun vadede daha iyi eğitim performansı gösterdiğini söylüyor.
Jena’ya göre, “Tüm bu senaryolarda, zamanlama ve yaş, sonucu etkileyen güçlü faktörler olarak ortaya çıkıyor”
Fakat Jena, DEHB insidansındaki artışın nedenlerinin, karmaşık ve çok faktörlü olduğunu da belirtiyor.
Keyfi yaş kriterlerinin bu fenomeni yönlendiren birçok değişkenden sadece biri olduğunu sözlerine ekliyor.
Son yıllarda birçok eyalet, okulları, DEHB’i tespit etmekten sorumlu tutarak, eğitimcilere, benzer semptomlar gösteren her çocuğu, tıbbi incelemeye sevk etmeleri için teşvik edici tavsiyelerde bulunuyor.
Jena’ya göre bu teşhisler, sadece gerçek semptomlarla ilgili değil. Çocukların göreceli yaşları, yasalar, yönetmelikler ve diğer bazı koşullarla da alakalı.
Marilyn Wedge “DEHB Neden Bir Amerikan Salgını Haline Geldi” isimli kitabında, aşırı teşhis konusunda alarm veriyor.
Marilyn, Time Dergisi’nde yayınlanan “DEHB Yanılgısı” başlıklı makalesinde, şöyle yazıyor:
“Küçük çocuklar doğaları gereği çok fazla enerjiye sahiptir. Dürtüseldirler, fiziksel olarak aktiftirler, hareketsiz oturmakta zorlanırlar ve dikkatlerini çok uzun süre veremezler.
Doğal merakları, heyecanlarından dolayı, başkalarının sözünü kestiklerinden habersiz olarak, soru sormalarına yol açar.
Yine de beş ve altı yaşındaki çocuklardan, sınıfta kıpırdamadan oturmalarını, dikkatlerini vermelerini ve meraklarını dizginlemelerini bekliyoruz.
Eğer bunu yapmazlarsa, onlara hemen teşhis koyuyoruz”.
DEHB belirtileri sıkıntı verici olsa da, öncelikle çocuktan ziyade çevreye bakmak, “DEHB teşhis salgını”nı durdurmaya yönelik önemli bir adım olabilir.
Chicago’lu bir davranış nöroloğu olan Dr. Richard Saul, “DEHB Yoktur” adlı kitabında, teşhis konan bireylerin, ya normal semptomları şiddetlendiren dış faktörlere sahip olduğunu, ya da tanımlanması ve tedavi edilmesi gereken, altta yatan başka bir duruma sahip olduklarını söylemektedir.
Saul, ikinci durumda, altta yatan durum keşfedilip tedavi edildiğinde, DEHB semptomlarının genellikle ortadan kalktığını tespit etmiştir.
İlk durumdaysa, yani normal semptomları şiddetlendiren dış faktörleri, örneğin çevreyi değiştirmek, iyileşmeye yönelik önemli bir adım oluşturmaktadır. Bu, DEHB teşhisi konmuş hem çocuklar hem de yetişkinler için geçerlidir.
Dr. Saul şöyle yazıyor:
Sınıfta, yeterince zorlanmadıkları için yaramazlık yapan birçok çocuk gibi, işleri veya çalışmaları kişisel anlamda tatmin edici olmayan, veya anlamlı bir hobiyle uğraşmayan yetişkinler de, kolayca anlaşılabileceği üzere; sıkılacak, depresyona girecek ve dikkatleri dağılacaktır.
Ayrıca, günümüzün yükselen standartları, çocukları ve yetişkinleri, okulda ve işte, daha iyi, ve daha uzun süre performans göstermeye zorlamaktadır.
Peter Gray de kişisel gözlemlerine dayanarak, DEHB teşhisiyle etiketlenmiş çocukların evde eğitim için okulu bıraktıklarında, çoğunun DEHB semptomları için artık ilaca ihtiyaç duymadığını keşfetti.
DEHB özellikleri devam ediyor olsa bile geleneksel sınıf dışında, artık sorun teşkil etmiyordu.
DEHB teşhisiyle “dikkat eksikliği” ya da “hiperaktif” diye yapılan tanımlamaların çoğu, birçok çocuk için, gelişimsel açıdan çocuğa uygun gelmeyen öğrenme ve davranış biçimlerinin talep edildiği, zorunlu eğitim ortamlarından kaynaklanmaktadır.
“DEHB” salgınını sona erdirmek, normal çocukluk davranışlarını, artık patolojik olarak değerlendirmediğimiz bir toplumsal algıya bağlıdır.
Bu sebeple ebeveynler, çocuklarını anaokuluna yahut ilkokula kaydettirip kaydettirmeme konusunda, devlet tarafından dayatılan zorunluluklar yerine, tam bir takdir yetkisine sahip olmalıdır.
Özellikle de çocukları, yaşına göre küçük veya olgunlaşmamışsa.
Gençleri, kısıtlayıcı okul eğitiminden kurtarmak, kendi meraklarıyla öğrenmelerine ve büyümelerine izin vermek, daha mutlu ve daha sağlıklı aile ve çocuklara, dolayısıyla daha mutlu bir toplum yapısına zemin hazırlayacaktır.
-ekleme ve düzenlemeler yapılmıştır-
Kaynaklar
1- The ADHD Overdiagnosis Epidemic Is a Schooling Problem, Not a Child One : FEE Stories
2- More States Are Mandating Kindergarten. Here Are 3 Reasons Why That’s A Bad Idea: FEE Stories
3- The difference a year makes : The Harward Gazette
4- Attention Deficit–Hyperactivity Disorder and Month of School Enrollment : The New England Journal of Medicine
5- The ADHD Fallacy: It’s Time To Stop Treating Childhood as a Disease : TIME
6- Facts about ADHD: Millions of US children have been diagnosed with ADHD : CDC
7- Prevalence of Parent-Reported ADHD Diagnosis and Associated Treatment Among U.S. Children and Adolescents, 2016 : Taylor & Francis Online
8- A new report shows that diagnosis rates for ADHD have risen 30% in 8 years : USA Today
9- Doctor: ADHD Does Not Exist : TIME
10- ADHD & School: Assessing Normalcy in an Abnormal Environment : Psychology Today
11- Experiences of ADHD-Labeled Kids Who Leave Typical Schooling : Psychology Today