“Bütün bir hissedebilen varlıklar grubunu yapay olarak sabit bir yerde, diğerlerinin ve kendi yeteneklerinin altında tutmanın tek yolu, psikolojik ve fiziksel şiddet ve terörle, direnişi hayal bile edilemeyecek şekilde önlemektir.”
Isobel Wilkerson, Kast Hoşnutsuzluğumuzun kökenleri
Öfke seslerini şimdiden duyabiliyorum. Böyle bir şeyi okulla nasıl bağdaştırabilirsiniz? Öyle mi? Bir bakalım.
Duyarlı varlıklar
Duyarlı varlıklar “öğrenciler” olarak yeniden tanımlanır ve “sınıflar” halinde gruplandırılır. Bireysel düşünce ya da kararlılık ya engellenir ya da yasaklanır.
Yapay olarak sabitlenmiş bir yer: Okul
Okul, gerçek dünyada var olmayan bir yapıdır. Hapishaneyle karşılaştırıldığında hariç.
Herkesin altında
Okuldaki çocuklar öğretmenlerin ve diğer otoritelerin keyfi diktatörlüğü altındadır. Rekabet teşvik edilir.
Kendi yeteneklerinin altında
Bir kez okula girdiğinizde artık kendi ilgi alanlarınızı takip edemez ya da kendi yeteneklerinizi geliştiremezsiniz. Ne öğreneceğinize okul karar verir; kişisel ilgi alanlarınız göz ardı edilir.
Şiddet ve terör
Birçok okulda gerçek fiziksel veya bedensel cezalandırmaya izin verilmese de, okulun keyfi davranış standartları başarısızlık tehdidi, yalnız bırakma (zaman aşımı) ve utandırma gibi yollarla dayatılır.
Psikolojik ve fiziksel kontrol.
Okul, psikolojik veya fiziksel elindeki her türlü araçla kontrol uygular: utandırma, alay, başarısızlık tehdidi, rekabet, gözaltı, kanaat yazma, ayrıcalıkların alınması, zaman aşımı vs. vs.
Okulda haklarınız yoktur, sadece otoritenin keyfine göre verilip geri alınabilecek “ayrıcalıklarınız” vardır.