1970’lerden, Özgür Eğitim’in ilk baskısı yayımlandığından beri, ulusal eğitim sistemleri giderek daha fazla otoriter bir karaktere büründüler.
Eğitimin ekonomik büyümenin anahtarı olduğu düşüncesinden hareketle, kamusal okul sistemleri, Türkiye’dekiler de dahil, piyasaya sürekli olarak itaatkâr işçiler yetiştirmek üzere ulus çapında sıkı bir sınav sistemi yürürlüğe koydular.
Bütün dünyada öğrenciler yıllarını önlerine konulan her şeyi ezberleyerek, kolejlere ve daha iyi okullara girmek için yapılan sınavlara hazırlanarak harcıyor. Bu öğrenciler, sınavlardaki bir başarısızlığın hayatlarını karartacağı korkusuyla, artık toplumun iyiliği için çalışan etkin yurttaşlar olarak hazırlanmıyorlar hayata.
Aksine bütün öğrenciler çokuluslu şirketlerin yönetimindeki küresel bir ekonominin soru sormayan işçileri olmak üzere eğitiliyorlar.
1970’lerden beri, bilgisayarların yaygın olarak kullanılmasıyla, öğrenciler okul kayıtlarının birer ‘veri’si haline geldiler ve çözdükleri testler de kolaylıkla analiz edilir ve ülke çapında değerlendirilebilir hale geldi.
Öğrenciler eğitim kurumlarının yetkililerinin yargılarından kurtulamadıkları gibi, küresel bir ekonomik düzene itaat etmek üzere okullara dolduruldukları gerçeğinden de kaçamıyorlar.
‘Küresel ekonomi için eğitim’ laflarıyla birlikte, teste dayalı okul sistemlerini destekleyen çokuluslu eğitim şirketleri de gelişip serpildi bu dönem.
Küresel “gölge eğitim” sistemi dediğimiz şey testlere hazırlanma ve değerlendirme hizmeti sağlayan uluslararası şirketlerden ibaret.
Yakın dönemde Türkiye’ye yaptığım bir ziyarette, Türkiye’de orta eğitim kurumlarında öğrencilerin nasıl bütün bir öğrenim yılını kâr amaçlı şirketlerin hazırladığı test kitaplarını çözmeye çalışarak geçirdiğini anlatan bir film izledim.
Küresel çapta test hazırlama, değerlendirme ve yayımlama şirketleri bu işin kaymağını yediği gibi, hükümetlere de danışmanlık hizmeti veriyor.
Kitabımın Türkçe ikinci baskısının yapılmış olmasından onur duydum.
Umuyorum ki bu kitap insanları; okulların, toplumsal adaleti sağlamanın ve geliştirmenin birer aracı olduğu fikrine yaklaştıracak ve mevcut küresel yönelimde olduğu gibi,
Okulların; küresel çaplı şirketlerin kârlarını artırmalarına hizmet edecek itaatkâr işçiler yetiştirmenin ve küresel tahakkümü güçlendirmenin araçları olmadığını anlamalarına yardım edecektir.
5 Ağustos 2010
Kaynak: Özgür Eğitim, Joel Spring; Ayrıntı Yayınevi