Müfredat tavsiyelerine inmeden evvel, Okul Öncesi eğitimini zorunlu hale getirme projesinin küreselci talimatlardan ileri geldiğini gayet iyi biliyoruz.
Amerika’da Biden yönetimi tarafından “Evrensel Okul Öncesi Programı” adıyla başlatılan projenin, Amerika evreni kuşatan bir ülke olmamasına rağmen böyle bir isimle açıklanması, projenin küreselci alt yapısını anlamak için yeterlidir.
Fakat Amerika’da hayata geçirilen bu proje zorunlu olmayan bir seçenek olarak uygulanmışken, Türkiye tarafından her nasılsa ivedi bir şekilde ve alt yapı çalışması olmaksızın, nitelikli bir tartışma sürecine veyahut kamuoyu onayına ihtiyaç duyulmadan, zorunlu olmak üzere uygulamaya alındı.
Türk Milleti olarak dünyada her küresel projenin baş denekleri olmaya ne kadar süre daha devam edeceğiz. ‘Türkiye Yüzyılı’nın anlatılmayan iç yüzü acaba bu mudur?
Bırakın okul öncesini, okul sürecinin tamamının bile John Taylor Gatto, Connor Boyack, Ivan Illich gibi duayen eğitimci ve yazarlar tarafından kişiliği manipüle edici bir mahiyette tasarlandığı gayet açıklıkla tespit edilip, ilgili kitaplar Türkçe’ye de çevrilmiş olduğu halde; hızla yaklaşmakta olan yeni dünya düzenine çocuklarımızı zoraki bir şekilde adapte etmek ve beyinlerini, duygularını, hatta davranışlarını ve inanışlarını erken dönemden itibaren şartlandıracak bir motivasyonla hareket edildiğini görecek kadar farkındalık sahibiyiz.
Hayata geçirilen her yeni projede ‘Milli’ ön adına yer verilirken, nedense bu yeni proje “Milli Maarif Modeli” ismiyle duyurulmadı. Yine “Türkiye Yüzyılı” yerine “Türk Yüzyılı” ya da “Türkün Yüzyılı” denmemesi de calib-i dikkattir.
Eğer bu proje samimiyet içeriyorsa, Türkiye Yüzyılı çalışmalarının gerçekçilik ve ikna ediciliği adına, örneğin Fullbright Komisyonunun lağvedilmesi ve ilgili anlaşmadan çıkılması gibi bir girişim sizce de ülkemiz ve eğitim sistemimiz için daha faydalı bir çözüm olmaz mıydı?
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ismiyle hazırlanan protokolün, müfredatı hafifletecek olması güzel bir gelişme. Zira lüzumsuz ve ağır müfredat dayatması gençlerimizi bezginliğe sevketmekte, yıllar boyu süren bitmez tükenmez ders-ödev kıskacı da umutlarını tüketmektedir.
Fakat ne çare ki tarafımıza görüş ve öneride bulunabilmemiz için lütfettiğiniz imkan tatmin edici bir seviyede değil.
Öncelikle, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da artacak bir yetkinlikle, kendi çocuklarına bakan, çocuklarının terbiye ve eğitimleriyle alakalı sorumluluklarını yerine getiren insanlarımıza, okul öncesini zorunlu yapıp yapmayacağınızı da danışmalı değil miydiniz?
Demokrasilerin, sürekli yeni zorunluluklar getireceğini beklemiyorduk.
Biz çocuklarımızı mevcut sistemin zararlarından sakınırken, ne hakla ağzı süt kokan evlatlarımızı ellerimizden zorla alıyorsunuz?
Okul öncesi eğitimini, sadece bir alternatif olarak isteğe bağlı bir şekilde sunmak yeterli değil miydi?
Esefle beyan ediyoruz ki içeriğine dair güya bize danıştığınız, fakat peşinen çoktan dayattığınız bu yeni, okul öncesi eğitiminin zorunluluğu süreci, bu millete derin bir ihanettir.
Zira artık sanayide usta, piyasada işinin ehli zanaatkar, adaplı/edepli esnaf bulmakta zorlandığımız, üretim kalemlerinde niteliğin zayi olduğu, pek çok meslekte uzmanlığın sönmeye yüz tuttuğu.. yine üniversite mezunlarının işsizlikle boğuşup, atanıp maaş sahibi olanların da yoksulluk sınırından açlık sınırına süratle ilerlediği bir süreçte; sizler, bu neticesiz sistemi lağvetmenin yollarını aramanız, örneğin lise eğitimini zorunlu olmaktan çıkarıp gençleri bir an evvel iş sektörüne kazandırmanın, üretime katılmasını sağlamanın ve işsizliğin önüne geçmenin planlarını yapmanız gerekirken; kişiliği büsbütün manipüle edecek, çocukların dünyayı, hayatı ve kendilerini keşfetmesine, dolayısıyla sevdiği ve başarılı olacağı yönlerini tespit edebileceği deneyimleri yaşamasına mani olacak şekilde, zorunlu okul sisteminin kapsamını genişletiyorsunuz.
Dünya, çocuk eğitiminde yapılandırılmamış etkinliklere yöneliyor. Amerika’da her geçen gün gittikçe artan sayıda ve neredeyse kişiye özel mikrookullar açılıyor. Çocuklarını, bu günkü karmaşık dünyada öngörülemeyen bir geleceğe hazırlayabilmek için; onların bireysellik, özgürlük, özgünlük ve sorgulayıcılıklarını güçlendirmeye çalışıyorlar. Onları merkezi otoriteler tarafından standardize edilen doktrinlerin dışına çıkarmaya çalışıyorlar.
Demokratik ülkeler, vatandaşlarına ev okulu gibi seçenekler sunarak, insanların çocuklarını zorunlu eğitimden çıkarmak suretiyle onları ahlaken koruyabilmelerine, değerlerinin yozlaşmasını önleyebilmelerine ve alternatif eğitim merkezlerinden çok daha nitelikli eğitimler alabilmesine imkan sağlıyor.
Sizlerden ki, bugünkü yöneticiler olarak İslami bir profil çizmeniz dolayısıyla evvelkilerden daha şuurlu olduğunuzu var saydığımız bir irade olarak, bu demokratik seçenekleri gerek İslam namına, gerekse demokrasinin lazımesi olarak bizlere sunmanızı bekliyoruz.
Aksi takdirde zavallı emekleriniz; despotluğu sevimli hale getirmek, küresel projelere şuursuzca milletimizi yem ve denek yapmak, gençliğimizi ve çocuklarımızı bu kadar erken dönemde okullaştırarak kendilerini keşfetmelerini engellemek suretiyle kişilik gelişimlerine mani olmak dışında bir anlam ifade etmeyecek.
Elhasıl, Okul Öncesi Eğitim Zorunluluğunu derhal kaldırmanızı öneriyoruz.
Gerçekçi ve ülkenin istikbaline en ideal bir çözüm olarak, eğitimin doktrinasyondan, merkezi ve standardize yönergelerden, dış güçlerin denetim ve talimatlarından kurtulacağı bir şekle çevirmenizi öneriyoruz.
Biz; dünyada ne olup bittiğini gören, gelişmeleri yakından takip eden, Türkiye’de Eğitimin bir sistemi olmadığını neticeler ve yaşanmakta olan vakalar üzerinden tahlil edebilen, bu ülkenin aklı başında ve kalbi yerinde vatandaşları olarak, çocuklarımızın bu sistemin elinde çöpe dönüştürülmesine izin vermemeye kararlıyız.
Bu süreçte sizlerin vatandaş olarak biz bireylere sunabileceğiniz en büyük ve ivedi çözüm, tüm demokratik ülkeler ve Birleşmiş Milletler tarafından bir insanlık ve ebeveynlik hakkı olarak tanınmış olan, Ev Okulu seçeneğinin insanımıza sunulması olacaktır.
Bu süreç beraberinde; sayısız çeşitlilikte, talep ve profesyonellikle şekillenen eğitim deneyimlerine imkan sağlayacak, eğitime gerçek anlamda ve karşılığı olan bir nitelik kazandıracak ve nesillerimizi,
“Tek Dünya Düzeni” saplantısını taşıyan merkezi güçlerin manipülasyonundan kurtaracaktır. Vesselam.